BAYRAM ve İNSANIN GERÇEK DEĞERİ
BAYRAM ve İNSANIN GERÇEK DEĞERİ
Her kültürde, içeriği ve anlamları
farklı olsa da kutlamalar yapılır. Bayramların hepsinin ardında manevi bir
dayanak ve esin kaynağı vardır. Bu çoğu zaman Yüce Yaratıcı’ya bir “teşekkür”
mahiteyinde olur. Özünde şükür duygusu yer alır.
Şükür bir varlıkta nasıl ortaya
çıkar? İçinde bulunduğu her türlü halde tatminlik ve kabul duygusunda olan kişi
şükürde olmaya hazırdır. Ancak bu başıboş ve çabasız, gayesiz bir beklentinin
sonucunda olmamalıdır. İnsan, üzerine düşen vazifeleri dengeli şekilde yerine
getirdikten sonra eline geçen her türlü imkan için şükür etmeye hazır olabilir.
Peki onca çaba ne için sarf
edilmelidir? Neden insan bu hayatta mücadele etmelidir? İnsanoğlu Cennet
halinden düşmesine sebep olan “anlam arayışı” yolculuğuyla birlikte tekrar
insan-ı kamil makamına yükselebilmek için, o “kaybettiği” dengeyi bulacağı bir
“zorunluluk döngüsüne” girmiştir. Bunu hepimizin aşina olduğu “karma” yasaları
ile açıklamaya çalışıyoruz.
Bu yasaları zodyakta yani burçlar kuşağında
12 burç ile tanımlıyoruz. Burçların hepsi, insanın psikolojik evriminde önemli
bir yere sahip. Dolayısıyla insanın şükür, teşekkür ve bayram şöleni duygusunda
yaşayabilmesi için, kendindeki tüm eksiklikleri tamamlayıp fazlalıkları
törpülemesi ve arındırması gerekiyor. Zaten astrolojik olarak ifade edilen tüm
gökyüzü olaylarının arında bu mekanik var: İnsanı, gerçek değerine ulaştırmak.
Kurban bayramının hem dini hem de
felsefik açıdan birçok yorumu var muhakkak. Fakat asıl önemli olan, insanın
dünyada tutunduğu ve “bu bana ait” dediği şeylerden vazgeçebilme duygusunu
dengelemesidir. Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail ile; Hz. Yakup, oğlu Hz. Yusuf ve
Bünyamin ile imtihan edilmişti. İsmaillerinden ve Yusuflarından vazgeçmeye
hazır olanlar için sonsuz fırsat kapıları daima açık olmuş, yüklerinden arınma
şansı elde etmiş, manevi derece ve mertebelerde yükselme kaydetmişlerdir.
Dolayısıyla her ne surette olursa
olsun, Yüce Yaratıcı’nın şanından ve yüceliğinden daha büyük bir makamın
olmadığı, tek hakikatin O’nun varlığının yansıması olduğu bilinci, insanı
tutunduğu ve ulvileştirdiği her şeyi terk edebilmesi konusunda ona kolaylık
sağlayacaktır.
İnsan spiritüel açıdan da birçok
beden katmanıyla donatılmıştır. Fiziksel beden, eterik beden, astral beden ve
“ben” olarak tanımlanan bedenleri dışında daha yüksek alemlere ait 3 beden türü
daha bulunur. Dünyasal açıdan fizik, eterik ve astral beden sürekli aktif
olarak çalışır. İnsanda istek, arzu, heves, duygu durumları gibi değişken
araçlar bu üçlü arasındaki alışverişte ortaya çıkar. Zaten bunlar da bireyin
kaygı, korku, sevinç, üzüntü gibi aslında bir hakikate ait olmayan duygu
durumlarını devreye sokar.
Bu özet bilginin ışığında şöyle
toparlayabiliriz. Hakikati bulma yolculuğunda her varlık birçok deneyim ve
sınavdan geçmek durumundadır. Önemli olan bunların hiçbirisinin kalıcı bir yere
sahip olmadığını idrak etmesidir. Aslolan Yaratıcı’nın tüm bilgiyi ve yaratım
enerjisini kendi hakikatinde bulundurduğunu ve onun yansımasından çıkan bir
dualite aleminde yaşadığımızı idrak etmektir.
Astrolojik göstergeler, doğum
haritalarımız, yaşam akışı sırasında karşılaştığımız her durum, hakikatin tek
yönlü bir yansımasıdır. Toplumlar bu deneyimlerden geçerek, kendi bireysel
istek ve arzularından sıyrılmayı, arınmayı öğrenmeli, yaratımın kaynağında her
şeyin TEK ve BİR olduğunun bilincine doğru yolculuğunu gerçekleştirmelidir ki
gelecek nesillerin karması ve yükü de hafifleyebilsin, insan layık olduğu ışık
alemlerdeki yerini alabilsin.
Peki Bayram nedir? İnsanın kendi
özüne, kat ettiği yola, sarf ettiği çabaya bakarak ne kadar anlamlı ve doygun
bir yaşam sürdüğünü gözlemlemesi ve aynı oranda şükürle hayata, geçmişe ve
geleceğe, en önemlisi şu AN’a gülümseyebilmesidir.
Hepimize daima tatlı anılar ve anlar
biriktireceğimiz, bayram tadında, dengeli, sağlıklı, huzurlu, verimli,
bereketli bir ömür diliyorum.
Bayramınız Kutlu ve Işık Olsun.
Kaan Karabulut
Astroloji, Ruh ve Bilinç Rehberi
kaankarabulut@gmail.com
Yorumlar
Yorum Gönder